27 Şubat 2012

KAHVEHANE


Bol karlı bir Pazar günü  geçirdik. Şahane bir manzara. Hava da çok güzeldi. Kuzuş, ne yazık ki ,bugün biraz ateşli ve hasta. Okula gidemedi. Umarım yarın daha iyi olacak. Bugünlerde pek elişi yapmaya vakit yok.  Diğer yapılanlara bakmakla geçiyor günler.
Pazar gününden bazı unutulmazlar.
Ilgaz
Tadına doyulmaz kar manzarası… Tepeye çıkarkenki sessizlik müthiş.  İnsanı ürpertiyor.
Ilgaz




Orman içerisinde ağaca saygılı minik kır kahvesi. Binalar yapılırken ağaçlar hiç kesilmesin. Yapılabilir, neden yapılmasın.  Ağacları kesmeden çok güzel bir  kafe (kahvehane) yapmışlar.


                                     Ilgaz Milli parkına varmadan Derbent Kahve
Bu elektrikli gaz lambasını Türk yaratıcılığının son noktası  ilan ettim.
Elektrikli gaz lambası

Yaratıcılığınızın daim olsun....





24 Şubat 2012

PORTAKAL REÇELİ

Konumuz,  kesilip yapılan şeyler olunca; portakal reçeli de bu konuya girer diye düşündüm. Geçtiğimiz kıştan bu yana portakal reçeli yapmayı istiyorum. Babam geçen sene, bir yerde yediği portakal reçelini çok sevdiğini söylemişti. Ben de, ona, bu konuda bir deneme yapma sözünü vermiştim. Ev işleri ve yemek yapmaya yaklaşık 12 yıl önce başladım. Çocukken, genç kızken annemin, ninemin bu konuda benden hiçbir beklentisi; benim de pek hevesim olmadığından, ancak; evlendikten sonra bu işlere başlayabildim. Önceki tecrübem komilik düzeyindeydi. Mutfakta onu getir, bunu götür. Sonrasında da çok yoğun bir iş hayatım olduğu için, yemek konusunda pek bir yol aldığım söylenemez. Daha önce annemden sadece yapılışını gördüğüm yemekleri deneyerek bu günlere geldik. Kendime haksızlık etmeyeyim. Çok şükür zehirlenen yok.  Hatta bazen güzel övgüler de aldığım oluyor. Nebahat Anne takviyesini de inkar etmek olmaz. Portakal reçeli yapmaya karar verince iyi bir tarif bulmak istedim. İnternette o kadar farklı tarifler var ki; hangisinin doğru (iyi anlamında)  olduğunu altıncı hissinize güvenerek karar vermeniz gerekiyor. Neyse, ben Oktay Usta’nın tarifinde karar kıldım.

Malzemeler
2 kg portakal
2 kg şeker
1 limon
2-3 parça karanfil ( benim tarife ilavem)

Öncelikle, iyi olmaz ise, fazla malzeme ziyan etmemek için yarım ölçü yapmaya karar verdim. Yani 1 kg portakal, 1 kg şeker, 1/ 2 adet limon. Tarifte yazmıyor ama biraz kalın kabuklu portakal almakta fayda var. Ben mis gibi memleketimin Finike portakalından aldım. Washington da olabilir herhalde.
Tarife göre portakalların kabuklarını soydum.  Başucuma koymadım. Başucumda ne işi var. Kabukları kesme tahtasına koydum. Yalan da uydurmadım. Neden uydurayım. Çok küçük olacak şekilde doğradım. Portakallardan birinin içini  doğrarken kızımla  yiyince, bir tane portakal ilave ettim, ama kabuğunu koymadım fazla olur diye.  Bir tencereye koyarak; üzerine su doldurdum ve haşladım. Tarifte 5 dakika diyor (toplam 5 dakika mı, su kaynadıktan sonra mı belli değil) ; ben su kaynamaya başladıktan sonra 5 dakika  daha kaynattım. Sonra acı suyu dökerek; bu işlemi bir kez daha tekrarladım. Portakalların içini küçük küçük doğrayarak; robottan geçirip püre haline getirdim. Bu püreyi, haşlanmış kabukları ve 1 kg şekeri koyarak, tarife göre hemen pişirmek gerekiyordu amaaa; ben diğer reçel tariflerinden esinlenerek ertesi gün ( akşamdan sabaha) sulanmasını bekleyerek, 45-50 dakika pişirdim Tarifte yazmıyor ama, arada köpükleri aldım. 2-3 parça karanfili de kaynarken içine attım. Ocaktan indirmeden yaklaşık on dakika önce ½ limon sıktım. Altını kapatarak, aşağıda gördüğünüz kendin etiketini ve kapaklarını hazırladığım kavanozlara doldurdum.  Sonuç; ben çok beğendim. Gerçi ocak perişan durumdaydı ama, ev mis gibi portakal koktu. Bir ölçü daha yaparak sevdiklerime armağan olarak vermeye karar verdim.
<><><><><><><><><><>
1kg portakal ile 3 adet 350 gr lık kavanoz ve 1 küçük cam kase portakal reçeli yapılabildi.

<><><><><><><><><><>
Kavanozları süslemek için gereken malzemeler: Sediğiniz bir kumaş, sıcak yapıştırıcı, kağıda basılmış şablon etiketler, kurdele

<><><><><><><><><><> <><><><><><><><><><> <><><><><><><><><><>
Kumaşı kapağa göre kesip, sıcak yapıştırıcı ile tutturuyoruz.


<><><><><><><><><><> <><><><><><><><><><> <><><><><><><><><><>
Kapağın çevresine kurdele yapıştırıp; bağlıyoruz.

<><><><><><><><><><> <><><><><><><><><><> <><><><><><><><><><>
Etiketin üzerini yazıyoruz.



Ağzınızın tadı yerinde olsun.......

19 Şubat 2012

ABAJURA KÜÇÜK DOKUNUŞ

Dün  kuzuşla kağıt kesme ve katlama makinemize kelebek kalıbı aldık. Başlangıçta epeyce çeşit kalıp almıştım ama; kelebek biraz küçük göründüğü için almak istememiştim. Cumartesi günü kağıt almaya gittiğimizde kart filan yaparız, doğum günü süslemeleri için kullanırız diye; kelebek kalıbını aldık.  Kuzuş’un odasında Ikea’dan alınma basit bir kağıt abajur var. Uzun yıllar bebekliğinden kalma paraşütlü maymun abajuru kullanmıştı. Sonra büyüyüp, kendi odasını kendi dekore etmek isteyince; duvar rengini ( pembe sevmiyor), yatağını ve bazı akseaurları da değiştirerek odanın havasını farklılaştırmıştık.  Bu abajur da o zaman alınmıştı.
Son zamanlarda kelebeklere taktık. Duvarda da bazı kelebek stikırları var. Kalıpla elli tane kadar  çeşitli renklerde ve kalınlıkta kağıttan kelebekler  kestik . Ortadan ikiye katlayarak sıcak silikon yapıştırıcı ile kağıt abajura yapıştırdık. Hem güzel vakit geçirdik; hem de abajur’un havasını değiştirdik.  İşte burada….

Abajur böyleydi




Kağıt Kesme makinemizde kesilen kelebekler


 Çeşitli kalınlık ve desende 50 tane kadar
 kağıt ve kartondan kelebek kestik




Abajur'un eski gece  hali


Kelebekleri ortadan katlayıp,
sıcak silikon yapıştırıcı ile  abajura yapıştırdık..











Abajur'un bitmiş hali

Küçük dokunuşlarla hayata renk katmanız dileğiyle....

16 Şubat 2012

GÜZELLİK


Yine kağıt çiçekler… Herhalde;  mimarlıktaki inşaat, yalıtım malzemeleri konusundaki uzmanlığım, elişinde kağıt çiçekler olarak kendini gösterecek. Yapması çok eğlenceli ve sonuçları da çok güzel oluyor diye düşünüyorum. ‘Diye düşünüyorum’ dedim; çünkü GÜZELLİK kavramı göreceli. Kızımın, bugünlerde, Türkçe dersinde öğrendiği öznel veya nesnel kavramlara, ilk akla gelen örneklerden biri. Öznel… Güzelliğin Altın Oran’ gibi bazı kuralları olduğu söylense de,  kimilerimiz için güzel olan; kimilerimiz için güzel olamıyor. Dün akşam günün yorgunluğuyla kanepede uyurken; bir anda uzun zamandır yapmayı istediğim kağıt çiçekleri yapmaya başlayınca; gece yarısını geçirmişim.
Parti süsleme amacıyla hazırlanan çiçeklerin vazoda, Bilge tarafından uyarlanan, yorumu. Bunlar da ikinci İKEA vazomun içerisinde yer aldı.. Birinci vazonun çiçeklerini daha önce anlatmıştım. Malzeme olarak karton (pempe olan), scrapbook kağıdı (kahverengi desenli ) , National Geographic Kids Dergi sayfası (mavi olan-deniz resimli sayfalar), üzeri yazılı olan ( 2004 yılına ait bir Milliyet Sanat Dergisi) .  Gövde için ızgarada kullanılan, ahşap çöp şişler kullandım. Elişi çalışmalarında eski dergi, kitap sayfalarını değerlendirmek  güzel fikir (bana göre). İnternette pek çok örneği var.    Modern tasarımlı bir aksesuar olmadı mı?


Çicek spaları bu vazoya göre uzun oldu.
Altın orana uygun değil gibi. Hesaplamadım ama görüntü öyle diyor:)




Dergi Sayfasından Çicek
Milliyet Sanat Dergisinden




Scrapbook Kağıdından çiçek


Verimli günler dileğiyle......

14 Şubat 2012

RENGARENK ÇİÇEKLER

Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’un ünlü romanı Yeni Hayat ‘Bir gün bir kitap okudum hayatım değişti ‘ diye başlıyordu.  Sonra, bu söz iyi kitaplar için kullanılır oldu. Ben de bir kitap aldım,  hayatım renklendi. “100 Flowers to Knit & Crochet” ( Şiş ve tığla örmek için 100 çiçek) . Yazarı Lesley Stanfield.  2 yıl kadar önceydi.  Yoğun iş tempomun bittiği günlerdi.    Kitabı görünce,  alıp örnekleri hemen denemek istedim. Ama benim gibi sadece haroşa ve düz, lastik örgü bilen biri için; bu kitaptaki örgü terimlerini çözmek ve örgü örmek çok kolay olmadı ama başardım. Niye hep zoru seçiyorum ki?  Belki bir psikologa danışmam gerek. Mazoşist bir yanım mı var ne?  Bir ara önümde internet,  elimde şişler örgü terimlerinin İngilizce şifrelerini çözmeye çalışırken buldum kendimi.  Bu çalışmanın benim için iyi tarafı çabuk bitmesi. Çok uzun işlerde galiba sabırsızım. 2 yılda bir yelek örmüşlüğüm, kızım iki aylıkken başlayıp, 10 yaşında bitiremediğim ceket çalışmalarım mevcut olduğu için; çiçekler bana iyi geldi. Bunları nerede kullanabileceğime gelince; broş yapabilirim, havlu, örtü, şapka, hırka kenarlarına dikebilir, hediye paketlerine iliştirebilirim. Yaptın mı derseniz; henüz yapmadım.  Sadece bir tanesini kızıma yaptığım MP3 çalar kılıfına dikmiştim.  Daha gencim.   Kitap ve benim yaptığım bazı çiçekler işte burada……
Yazan: Lesly Stanfield

Havuç- rudbekia ve krizantem tarifleri - Çift şiş ile yapılıyor



Kitaptan Bir Örnek Uygulama
 Bir ara bu kumaş bu espadril ayakkabılar
ne kadar modaydı.
Kaynak: 100 flowers to knit & crochet-Lesley Satnfield



Bunlar da Bilge'nin Yaptıkları
Üst sıra: Petunya -Rudbekia- Gelincik(field popy)
Alt sıra : Yabanasması (clematis) - Okseotu (mistletoe) Düğün Çiçieği ( Buttecup) Kardelen (snowdrop)

Yabanasması (celematis) Çift şiş ile örülüyor

Petunya

Gelincik-Aslında ortasına biraz siyah nokta yapmak gerekiyor

Kızıma yaptığım MP3 çalar kılıfının üzerinde kullandığım Çobanpüskülü (holly) modeli

Soğuk kış günlerinde, içinizi ısıtacak güzellikler sizinle olsun........


12 Şubat 2012

KAĞIT ÇİCEK BUKETİ

Kağıttan bir şeyler yapmayı çok seviyorum. İkea’dan  küçük iki vazo almıştım. Bir de uzun zamandır istediğim tissue kağıtlarını (pelur kağıdı gibi ama dokusu daha parlak ve çok güzel renkleri var-peçete kağıdı mı desek acaba) alınca  heveslendim.
Ankara’da Gilika’ dan aldım.  İnternetten de alabiliyorsunuz.  Vazoyu çiçeklerle doldurmak istedim. Her çiçekte değişik teknikler denedim. İşte sonuç.  

Fotoğrafı çekerken çok güzel bir kar vardı. Ben de güzel  bir dekor olacağını düşündüm.


Çicekler tamamlandığında böyle görünüyor.
  

Çin malı, plastik, kumaş ve köpük çiçeklere farklı bir alternatif oldu. Renkleri de çok canlı. Sevgililer Günü yaklaşıyor. Kimilerimiz, bu tür günlerin tüketim körükleyen, gereksiz günler olduğunu söylüyor. Sevgi tek günle ifade edilmez diyor.  Kimilerimiz, bunların gerekli, hayata renk katan aktiviteler olduğunu, ekonomiyi canlandırdığını düşünüyor. Basit şekli ile bir şeyler alınıp satılacak ki; hayat devam etsin diyorlar.  Bilemiyorum ekonomistler bu konuya ne der. Yoksa; alınıp satılmadan da hayat devam edilebilir mi?  Nasıl düşünüyor olursanız olun; bir gün birisine bir çiçek vermeniz gerekirse diye; ben burada bir tanesinin nasıl yapıldığını anlatmaya çalışacağım. Belki işinize yarar bir bilgi olur. Gerçi internet çağında her şeyin o kadar hızlı üretilip tüketildiği bir zamanda bu bilgi belki pek çoğunuz için zaten biliniyordur;  ama ne demişler ‘Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır'. Bu da benim yoğurt yiyişim.....



GEREKENLER
*Kırmızı  ve yeşil tissue kağıdı
*Tel
*Çift taraflı bant
*Yapıştırıcı
*Sabır
*El becerisi
Son iki madde aslında tüm elişi aktiviteleri için değişmez ikili.
Bu çiçeği internette gördüğüm pompom yapımı tarifinden esinlenerek  uydurdum. Bu yöntemi kullanarak, değişik renklerde tissue kağıdından pompom süsler de yapabiliyorsunuz.
Kendi işimle ilgili akademik çalışma yaptığım için, alışkanlık gereği,  herhangi bir fikri kullanırken mutlaka kaynak belirmek istiyorum. Ancak bu pompom olayı birçok yerde geçtiği için kim bulmuş bilemiyorum. Neyse çiçek yaparken ben zaten bu yöntemden esinlendim.  Böyle çiçek yapan var mı onu görmedim.  Ben nasıl yaptığımı size anlatmaya çalışayım. Malzemeleri aşağıda görüyorsunuz.

Öncelikle kırmızı kağıttan 10x 15 cm ebadında 8 adet dikdörtgen parça kesiyoruz. Bunları üst üste koyarak , çocukluğumuzda yaptığımız yelpazeler gibi yaklaşık 1,5 cm genişlikte öne ve arkaya doğru katlıyoruz. Ortasına çiçeğin sapı olacak tel bağlayıp, ikiye katlıyor uçlarınıda taç yaprağı gibi yuvarlak kesiyoruz.





Şaşkın bu çicekle oynamak istiyor.



İki yandaki akordeonunun katlarını tek tek açarak şekil veriyoruz.


Yuvarlak formda, yeşil kağıttan birkaç kat koyarak ortası delik alt yapraklarını yapıyoruz. Bant ile gövdeye yapıştırıp, gövde telini de yeşil kağıt ile kaplıyoruz.


Gülün alt yaprakları



Güzel görünmesi için yaprakların katlarını kaydırıyoruz

Ortadaki delikten tele geçiriyoruz.


Gövde deki teli de  yeşil kağıt ile sararak çiçeğimizi tamamlıyoruz.


Vazo şimdi kızımın çalışma masasında yerini aldı.

Sevgiyle kalın....





10 Şubat 2012

ŞAŞKIN'IN YATAĞI

Öncelikle blogumun açılışına gösterdiğiniz ilgiye, desteklerinize çok teşekkür ederim. 
Bugün size Şaşkın’ın yatağından bahsedeceğim.  Şaşkın bizim  6 yaşındaki Tekir cinsi kız kedimiz. Veterinerin söylediğine göre bu  tür CİNS OLMAYAN  kedileri  pek kimse almak  istemiyormuş.   Tekir bir cins değil sanki. Çok bulunan bir cins demek isteniyor herhalde. Veterinerin önerisi ile, Selim benim haberim olmadan bu kediyi alıp,  gelmişti.  Evdeki düzenin ne kadar demokratik olduğunu fark etmişsinizdir herhalde.   Zeynep  zaten bayıldı.  Şaşkın gelene kadar; tüm hayvanları sevmeme rağmen; onları elime alamayan ben;  şimdi kanka olduk.  Acıkınca üzerimiz tırmalayan, sürekli aç, komik bir kedi. İsmini gelir gelmez   ( 45 günlüktü) kızım koydu.  Bence çok da yakıştı. Adının hakkını veren bir kedi.

Kediler sıcağı çok seviyor. Şaşkın’da öyle.  Ben şöminenin önündeki tabureden kalkar kalkmaz, hemen benim yerime geçiyor. Yerimde gözü olan bir kedimiz var. Bir kedi sepeti almıştık. İçine minderi ben dikeceğim diye tutturdum. Neyse; evde daha önce koltukların üstüne serdiğim, üzeri  gül şeklinde tüylü,  yeşil, son zamanlarda pek çok dekorasyon objesinde (yastık, örtü vs)  kullanılan  bir kumaş vardı. Hatta; marka bir mağazada, bundan yelek yaptıklarını gördüm. Bende yapmak üzere beyaz rengini ve astar aldım ama yapamamıştım. Üste yeşil olan koltuk kumaşını,  alta da sarı bir polar kumaş   koyarak sepetin şekline göre makinede diktim.  Bu tüylü kumaşı makine dikmek burada söylendiği kadar kolay olmuyor. En azından benim için. Ben makine ayarlarını tam olarak bilemediğimden rahmetli anneciğimin eski Singer makinesinde epeyce bir debelendim.


Yastıklara gelince; yiğenimin Fen ve Teknoloji ödevi için bir maket koltuk  tasarlanmıştı . Biliyorsunuz bazı ödevler zorlukları nedeniyle ailece yapılıyor. Anne ve babasının yardımıyla koltuk yapıldı.  Ben pek karışmak istemesem de; “çocuk kendi kendine yapsın”   filan desem de;  bazen mecbur kalıyoruz işte. Konu zor da ondan…..

Ben de yiğenime “Halam ben buna yastık dikeyim” dedim.  Maket koltuğa yastık. İnsanın mimar halası olunca böyle ilginç öneriler olacak tabii….Ve aynı tüylü kumaşın beyazından (benim yelek için aldığım kumaş oluyor) yastıkları dikip, düğme ve kendi işlediğim kalp ve çiçeklerle bu  minik yastıkları süsledim. Ebatları yaklaşık 10 x 10 cm.  Ödevin işi, bitince  yastıklar bize geri döndü. Ben de onları Şaşkın’ın yatağına koydum. Şimdi hem dekoratif yastık; hem de Şaşkın için oyuncak.  Bazen yastıkları evin çeşitli yerlerinden topluyorum. İşte bizim kedi yatağı maceramız da böyle.






İyi uykular Şaşkın


Köpeğe de  palto da yapmıştım. Onu da bir başka mesajda anlatırım artık.
Size keyif verecek, güzel uğraşlı günler dileğiyle.....