7 Aralık 2015

MANTAR PANONUN DÖNÜŞÜMÜ


Ne kadar uzun zaman oldu yazmayalı. Neyse bu benim hobim. Vakit yoktu, canım istemedi, vs, vs... Nerede kalmıştık?

Çalışma masamın önüne bir pano yapmak istiyordum. Elimde içi mantar, çerçevesi ahşap bir pano vardı. Çok zor bir şey değil;  sonucu beğendim. Çerçeveyi ve mantar kısmını boyayıp; şablon ile desen yaptım. Küçük bir sorun var, pano bana küçük geliyor.  Başka bir fikrim var. Onu uygulayacağım. Bakalım ne zaman?
 









 
 
Verimli bir hafta olsun.....
 

22 Ekim 2015

BUGÜN BENİM DOĞUM GÜNÜM

Ne diyor şarkı güzel melodisiyle. Bugün benim doğum günüm, babamın öldüğü yaştayım.....
 
Benim için yaş almak, acısıyla; tatlısıyla güzel bir hayatı sürdürmek çok heyecan verici. Çok şükür babam hayatta ama; rahmetli anneciğimi kaybedeli epey oldu. O bana hep notlar bırakırdı. Bir yere giderken; doğum günlerimde , her fırsatta... Çok güzel notlar.

Aşağıdaki alıntı;  bir önceki bebeğini, ben doğmadan 1 yıl önce,  doğum sırasında kaybeden annemin, ben doğmadan 1 hafta önce yazılmış duyguları..... (bulmaca gibi bir cümle oldu:)
 

15 Ekim 1965

.....
Doğum meselesine gelince; gerçekten tabii bir olay. Tanrı emri, tabiat kanunu.  Bütün korku ve endişelerim yersiz. Öyleyse bu korku ve endişe ne? Kadere inanıyorum inanmasına. Belki de onun için en çok korkuyorum.


Bebecimin  güzel olup olmayacağını bilmiyorum, güzelliği herşeyi halledecektir muhakkak. Ben şimdilik aksi üzerinde duracağım. Ve söyleyemediğim ve insanın yok olurken sevdiklerine söylemesi gereken birkaç noktayı not edeceğim.

1. Şayet doğacak çocuğum benden sonra yaşayacak olursa ona en güzel şekilde bakılması (Kim bakarsa baksın)
2. Tanrı eşime en çok saadet versin. Hayalim ve ruhum onu taciz etmesin hiç bir zaman. Mutlu olmak onun hakkıdır.
3. Mezarımı köyüme babamın bitişiğine defnetsinler (not: annemin babası onu  tanımadan vefat etmiş)  beni hatırlayanlar zahmet edip uğrasın. Gelirken herhangi bir çiçeği getirmeyi unutmasınlar. Bu çiçek isterse bir yeşil ot olsun. Mezarımı yaptırmak istemez. Yalnız kaybolmasın o kadar.
4. Bu sözlerimde köyümü düşünerek  yapmak isteyecek birilerine. Param olursa yardım gereken yerlere verilmesi. (En çoğu fakir öğrencilere ayrılsın)
5. Maddi bakımdan şu ana kadar hiç kimseye  borcum olmadığı gibi......

 

Tüm bunlara gerek kalmadı uzun yıllar.  O bana  ve kardeşime çok güzel baktı.   Biz onu kaybettiğimizde onun vasiyetini yerine getirerek, yaklaşık 40 yıl sonra, köyüne babası ve annesine yakın bir yere defnettik. Zaman zaman çiçekle ziyaretine gidiyoruz. Onun istediği gibi; kendisi ve çevresine yararlı, doğru, dürüst, iyi insanlar olmaya çalıştık.

 
Bu gün benim doğum günüm. Dileğim, annelerin ağlamadığı, tüm çocukların, gençlerin güzel  bir geleceğe kavuşması. Başka ne dileyebiliriz ki....
 
 


21 Haziran 2015

BABALAR GÜNÜ

Sevgili babam, eşim, 
 baba olan ve kendisini "baba" hisseden tüm erkeklerin
 Babalar Günü kutlu olsun.
 
 
 

6 Mayıs 2015

GERİ DÖNÜŞÜMÜN DİBİ


Daha önce de paylaşmıştım. En sevdiğin işlerin başında yeniden değerlendirme geliyor.  Bazen  çöp ev olmayalım diye;  değerlendirmek üzere sakladığım malzemeleri   doğrudan geri dönüşüme göndermem  gerekiyor.

Çikolata ve pastalardan, hediye paketlerinden çıkan kurdeleleri saklar mısınız?  Bende de birikmiş bir sürü var. Yıkadım ütüledim.

Geri dönüştürülmüş kurdelelerle, geri dönüştürdüğüm pet şişeyi kaplayarak, geri dönüştürülecek kapaklara kap yaptım.
 













 
Geri dönüşümün dibi.....

7 Nisan 2015

BATMAN DESENLİ AYAKKABI


Daha önceki yazımda bahsettiğim, kızıma doğum günü için yaptığım, Batman logolu ayakkabıyı nihayet yazabiliyorum.

Siyah ayakkabıları çok uygun fiyatla aldım. Ne de olsa ilk defa ayakkabı boyayacağım için, başarılı olamamak vardı. Ama korkmamak gerekiyor.  Bir şeyleri başarmak için cesaret gerek.  Tabi sadece cesaret de yetmez. İyi bir planlama, hazırlık, ön çalışmada lazım. Hayatta hiçbir şey kolay değil. Emek istiyor.  Okuyanda gökdelen inşa ettim sanacak. Olsun, işin küçüğü büyüğü olmaz. Her işe aynı özeni göstermek gerek diye düşünüyorum. Eskiler ne demiş " Emeksiz yemek olmaz"

Kesme makinamda uygun boyutta şablonlar tasarlayıp, vinil kağıttan keserek hazırladım.  Arkası yapışkanlı kağıttan elle de kesilerek hazırlanabilir. Ancak iyice yapıştırmak gerekli ki; boya şablonun etrafına taşmasın. Logonun kendi rengi olan sarı akrilik boya ile boyadım. Ayakkabının havası değişti. Boya ne kadar kalıcı olur onu bilmiyorum. Neticede bu bir  ayakkabı. Yağmura çamura dayanır mı yıkanır mı denemedim. Denersem sonucu paylaşırım.

Kuzuş’ta beğendi.  Güzel günlerde giysin.















 
 
Planlı cesaretiniz bol olsun....

14 Mart 2015

TELEFON KILIFI-BATMAN


Bugün postada Kuzuş’un bir çalışması var. Bugünlerde Batman karakterine takmış durumdayız. Batman logolu bir T Shirt alınmıştı. Ona uygun bir müzikçalar kılıfı yapmak üzere; masanın başına geçti hobici annenin kızı.

Şeffaf bir  kılıfın içerisine Batman logosu hazırlamak üzere,  önce,  beyaz kağıda kılıfın dış hatlarını çizerek kesti. Batman logosunu kağıda aktarma için,  tableti ışıklı masa olarak kullanarak, çizdi ve uygun renklere  boyadı. Yeni neslin bu pratik fikirliliğine şaşmamak elde değil.  Umarım lisans hakkı problem yaratmaz . Tamamen amatör amaçlı bir kopyalama. Sonra kılıfın içerisine yerleştirdi.

Bugün Kuzuş’un doğum günü. Ben de ona Batman logolu bir ayakkabı hazırlıyordum; ama yetiştiremedim.  Bir sonraki postada yazarım artık.

Zaman ne kadar hızlı akıp gidiyor. Koca 14 yıl su gibi geçti. Minik Kuzuş büyüdü . Artık kendine kılıf bile yapabiliyor.

Hayattaki en büyük dileğim, onun sağlıklı, mutlu,  çevresine faydalı bir insan olarak yetiştiğini, hedeflerini gerçekleştirdiğini  görebilmek.






















Mutlu yıllar Kuzuş’um....

26 Şubat 2015

DOKUMA TEZGAHINDAN RESİM ÇERÇEVESİNE


Suluhan, Ankara’lı elişi seven okurların çok iyi bildikleri tarihi bir han.  Her çeşit elişi malzemesini satan dükkanlarla çevrili, avlulu,  iki katlı bu tarihi han;  benim de vakit buldukça; bir şey almasam da sadece bakmak için bile gidip; severek  dolaştığım bir yer.

Geçtiğimiz hafta yolum düştü. Dolaşırken kapının hemen yanındaki  bir satıcının,  üzerinde çiviler çakılı dokuma tezgahlarından farklı boylarda sattığını görür görmez atladım. Dokuma işi beni aşar. Kuzuş’a bir takı askılığı yapmak fikri ile;  50 x 100 cm olan bir tanesini aldım. Omuzuma astım. Başka alışverişlerimde olduğu için;  omuzumda çivili tezgah ile biraz dolaştım.  İnsanlar,   bir omuzunda çivili bir tezgah ile dolaşırken biraz tuhaf baktılar ama; aldırmadım. Herhalde sokakta kendine göre bir önlem almış diye düşünmüşlerdir.

Eve geldim. Kuzuş’a yapmayı düşündüğüm  takı askılığını tarif ettim. Sanki pek kafasına yatmadı. O böyle ağaç dallarından bir şey istiyormuş.  "İyi o zaman,  ben de bunu hareketli resim panosu yaparım” dedim. Zaten ne zamandır salondaki konsolun üstüne resimleri değiştirerek asabileceğim bir pano yapma fikrim vardı. Çerçevenin arkasına  beyaz  bir tel çaktık evin diğer reisi ile. Griye boyadım. Aslında eskitme yapmak istiyordum ama, onun için mumlama yapmak  gerekiyordu sanırım. O aşamayı atlamışım. Biraz zımpara ile altındaki beyaz rengi çıkarmaya çalıştım. Nylon ipi uzun kenara paralel, ince kurdeleyi   çapraz  olarak çivilere  bağladım. Konsolun üstüne koydum. Resimleri asmaya başladım. Küçük mandallar bu iş için ideal. Ataş da olabilir. Bu yılın anı resimleri bu çerçevede yerlerini almaya başladı.

Neredeeeen nereye....
 
 










 
 
 



 
Yaşasın dönüşüm....

12 Şubat 2015

MUTFAK DOLABINDAN ELİŞİ KÖŞESİNE (ÖNCESİ- SONRASI)


Yılbaşı mesajından sonra hiçbir paylaşım yapamadım. Bilinen sebepler. Yoğun tempo, yeni işler vs... Şikayet yok. Sağlık olsun....

Çamaşır odası, elişi odası, ütü odası, maç zamanları ikinci TV odası, misafir yatak odası olarak kullanılan küçük bir çatı katı odamız var. Aslında oda demek ne derece doğru bilemiyorum. Önünde küçük bir teras var. Kapısı yok. Merdivenden doğrudan odaya çıkılıyor. Evimizi tadilat yaparken,  merdiven boşluğu tarafına duvar yapmak istememiştim.   İlk  yazımda  bahsettiğim, elişi yapmak için yaptığım  düzenlemeden bu yana;  öyle köklü bir değişiklik yapmamıştık. Çatı katında,  evin diğer reisi tarafından yapılan kütüphane, bacanın arkasında Kuzuş’un bir türlü vazgeçemediği oyuncaklarının durduğu bir dolap, açılır kanepe, iki koltuk, rahmetli anneceğimden kalan dikiş makinam, saksılar, çamaşır kurutma teli, bir çalışma masası var. Bir çok amaç için kullanıldığı için genellikle çok karışık bir mekan. Miktarı her geçen gün artan elişi malzemelerine koyacak yer olmadığı için, zaten karışık olan mekan iyice karışıyor. İnsanın gözünü yoran bir manzara çıkıyordu.  Terzi kendi söküğünü  dikemiyor işte. Ya da genellemeyeyim. Ben dikemiyorum.  

İki , üç ay kadar önce, evlerinde tadilat yaptıran arkadaşlarımız mutfağı değiştirmek istedikleri için, eski mutfak dolaplarını söktürdüler. O an,  bu iyi durumdaki dolaplardan çatıda bir elişi köşesi yapmak fikri aklıma geldi. Bazı dolapları eve getirdim. Önce  terasın karşısındaki duvara , epeyce uzun bir tezgah, alt ve üst dolaplar olarak bir düzenleme yapmak istedim.  Bir sürü dolabı,  evin diğer reisine yukarı taşıttım. (Ben de yardım ettim canım. O kadar insafsız değilim). Sonra çok kalabalık olacağını düşünerek vazgeçtim. Üzerinde eski tüplü TV ‘nin bulunduğu,  eşimin aile yadigarı konsolun bulunduğu nişi değerlendirmeye karar verdim. Fazla dolapları geri aşağı indirdik. Dolapların rengi çok koyu olduğu için önce boyadım. Boyamadan önce kulp ve kapak menteşelerini çıkardım. Havalar çok soğuk olduğu için epeyce zor oldu. Önce astar sürüp;  üzerine iki kat boya uyguladım. İçerde koku yapmasın diye terasta boyadım. Aslında, önceki  mutfakta üst dolap olan dar dolapları,  alt dolap yaptım. (Üst dolapların derinliği az olduğu için, tezgah masa gibi olsun istedim)  Üç tanesinin uzunluğu nişin uzunluğuna yakındı (180 cm). Eşim kenarda ve altta boşluk kalacak şekilde  bu üç dolabı astı. Aklıma esenleri yaparken, hiç söylenmeden yapan evin diğer reisine buradan sonsuz teşekkürler. Burada bir çırpıda anlatıyorum ama; tabii ki ancak; işten kalan boş zamanlarda yapılabildi bu işler.   Bir tane dikey, uzun üst dolabı da yatay çevirerek astık. Kapağı artık soldan sağa değil, aşağıdan yukarıya açılıyor.  Üzerine geniş bir ahşap tezgah istiyordum.  İkea’dan alacakken, morangoz Hasan Ustamızda merdiven imalatından  kalan bir plaka olduğunu öğrendik. Mevcut nişin uzunluğunda kestirip, dolabın üzerine yerleştirdik. Evde kullanılmayan bir İKEA rafını da  dolabı tamamlayıcı olarak üste taktık. Konsolun ve kanepenin de yerini değiştirip; kütüphane bölümünü de biraz düzenledim.

Bazı eksikler var. Resimler asılmadı. Masa lambası yerleştirilmedi. Bir ara tamamlanacak umarım. Zor kısmı bitti.
Son derece ekonomik, emek yoğun bir elişi köşem oldu. Olmuş mu?


















 
 
 







Oyuncak dolabının olduğu köşe


Daha önce evin reisi tarafından yapılmış olan çatı şekline uygun basamaklı kütüphane












Yaşasın geri dönüşüm...