7 Ağustos 2012

BİR PARİS YAZISI

Bu bir kesipyap yazısı değil; gezipyaz yazısı oldu. Paris dünyanın en büyük Yapı Fuarlarından birisi olan BATIMAT’a ev sahipliği yapar. İki yılda bir düzenlenen bu fuara, çeşitli yıllarda, ziyaretçi olarak katılıp; yaban ellerde inşaat sektöründe neler oluyor; yerinde görme fırsatı yakalamışlığım var ancak; Disneyland’ı görmedim.  Birkaç yıldır Kuzuş’a sözümüz var. Seni bir Disneyland’a götüreceğiz diye. Bu yıla kadar herkes için geçerli olabilecek sebeplerle ( vakit ve nakit)  gidememiştik. Bu yıl uygun fiyatlı bilet bulunca; verdiğimiz sözü tutalım diye  karar verdik. Çok kısa zamanda vize, rezervasyon işlerini hallettik. ( Çok kolay olduğu söylenemez) . Kuzuş Paris Pass diye bişey almamız konusunda biraz ısrarlı davrandı. 2 , 4 ve 6 günlük seçenekleri ile Paris Pass size metro, müze, çeşitli aktivitelere ücretsiz giriş olanağı sağlıyor. Aslında tüm parayı önceden bayıldığınız için orada sanki bedava geziyormuş gibi bir hisse kapılıyorsunuz. Eğer iyi bir program yapmazsanız; toplam ödediğiniz ücret tek tek metro, müzeler ve aktivitelere ödeyeceğiniz paradan daha fazla olabilir. Ancak bizim evde iyi bir programcı olan Kuzuş olunca; biz 4 günlük Parİs Pass e ödediğimiz parayı fazlasıyla çıkardık. Yani Paris’in tozunu attık. Ancak eğer yoğun bir gezi programınız yoksa; sadece şöyle bir Paris havası alayım, kafelerde vakit geçireyim diyorsanız;  bu sisteme hiç ihtiyacınız yok.  Dünyaca ünlü başka şehirler içinde var. İstanbul için niye yok bilmiyorum.

Nereleri mi gördük.

1.       Tabiiki Dİsneyland: Fazla ticari ve bu mevsimde çok kalabalık, Indiana Jones roller coesterı (Türkçesi: atlı karıncanın çılgın hali) benim için son roller coaster macerası olabilir. Park çocuklar ve çocuk kalabilenler  için çok keyifli.

2.       Wax Museum: Mumya müzesi- Çok beğendim. Kuzuş ve ben çıkış kapısının açıldığı sevimli pasajdaki minyatür objeler satan dükkanlara bayıldık.

3.       Louvre Musesi: Mona Lisa görülmeden olmaz.

4.       Musee d’orsay- Orsay Müzesi: Muhteşem resimler ve mimari birarada.

5.       Le Palais Garnier: Nam- ı diğer Opera Binası: Keşke orada bir opera veya bale gösterisi izlenebilseydi. Bir rehber ile yaklaşık 1,5 saat süren bir gezi oldu. Bir mimar olarak bana bile fazla geldi. Bina muhteşem, hikayeler muhteşem …ama müziksiz pek bir şey ifade etmiyor sanki.

6.       Montparnesse Tower: Muhteşem Paris manzarası. Dünyanın en hızlı asansörü ile çıkılıyor. 196 mt yi 38 saniyede.  İkiz kuleler yıkılmadan önce; oradan New York’u izlemiştim. Aklıma o geldi.

7.       Chateu Versailles- Versay Sarayı: Sarayın ihtişamı görülmeye değer. Çok güzel bir sergi vardı. Bu tür tarihi yapılarda sürpriz çağdaş eserleri görmek heyecan verici. Bu yılki sanatçı Joana Vasconcelos imiş. Dantelden, çelik tencereden, plastik çatal, bıçaktan eserler yapmış. Bazı resimler aşağıda.... Saray kadar ilgi ekici...

8.       Sen Nehri Turu: Mutlaka yapılmalı. Dilek köprüsünün altından geçerken, sağlık ve tüm ülkemiz ve tabii ki ailem için güzellikler diledim.  Daha sonra bu köprüsünün üzerinden geçerken insanların kilit astıklarını gördük. Hiç bu kadar çok kilidi birarada görmemiştim. Öğrendiğim kadarıyla genç çiftler bu kilitleri kapatıp anahtarı Sen nehrine atıyorlar.

9.       Zafer takı: Akşam üstü yine panoramik bir Paris görüntüsü

10.   Cite des sciences et de I’industrie: Çocuklara bilimi dokunarak öğreten; herkes için ilginç olabilecek bir deneyim.

11.   Centre Pompidou:  İlginç mimari ve modern sanatın en güzel örneklerini görmek mümkün.

12.   Notre Dame Kilisesi: Kuzuş yaz ödevi olarak Notre Dame’ın kamburunu okumuştu. Onun için ilginç oldu.   Ne yazık ki; çok kuyruk olduğu için kuleye  çıkamadık.

13.   Eyfel Kulesi. Yine çıkmak mümkün olmadı. Çooook uzun kuyruklar var, zaman az. Olsun . Aşağıdan da güzel. Zaten Paris’i Panoromik olarak görebileceğimiz muhtelif tepelere çıktık.

14.   Sacre Ceur Kilisesi, Tepesi: Güzel Kilise ve ilginç ressamlar sokağı. Festival yeri gibi..

15.   Açık otobüslerle Paris Turu: Üstü açık otobüslerle Çok eğlenceli.

En çok neye mi özendim?

Keşke; bizdeki tarihi ve doğal güzelliklere de Paris’teki kadar kolay ulaşabilsek. Müthiş metro altyapısı ile, çok kısa zamanda, Şehri baştan başa çok kısa zamanda  geçebiliyorsunuz.

Şimdi de zorlukla seçebildiğim fotoğraflar…..
1 Disneyland

2. Wax Muzeum- Mumya müzesi

Aşağıdaki görüntüler müze çıkışındaki muhteşem minyatür dükkanlarından- yeni bir hobi mi edinsem acaba...







4. Orsay Müzesi

5.Opera Binası -Le Palais Garnier:

7. VERSAY Sarayı
Sanatçı: Joana Vasconcelos

Sanatçı: Joana Vasconcelos Bu eser aşağıdaki pastik çatal ve kaşıklarla yapılmış.


Sanatçı: Joana Vasconcelos
8. Sen Nehri Köprüleri- Eyfel -  Pont des Arts Köprüsü


Pont des Arts Köprüsü parmaklıklarına asılan kilitler
11. Centre Pompidou


veeee yiyecekler .....




Dokunmayın! O yalnızca çikolata


Her nereye olursa olsun; keyifli yolculuklarınız olsun.....



2 yorum:

  1. Evet Paris gezimiz cök güzeldi.Minyatür dükanlarını görünce direk anneme "Sana yeni blog yazısı çıktı diye şaka yapmıştım demek ki her şakada bir gerçeklik payı varmış.Ayrıca gezerken insan "Vay anasına adamlar yapmış" diyorlar. Annem Enfes yiyecekleri koymuş ama Çikolatalı geminin fotoğrafını cektiğimiz yerde muhteşem macaronlar da vardı. Sevgili kuzenimin siparişi üzerine küçük bir kutu ona götürelim derken kırılgan macaronlar bütün o özene rağmen ömürleri uzun olmadı.

    Yazılarının devamını dilerim
    Kızın Kuzuş

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok şanslı bir kızsın.bu yaşta parisi görmek , böyle bir anneye sahip olmak falan.

      Sil