Ne kadar uzun zaman oldu
yazamayalı. Tamam; işler, güçler vs
de, aynı zamanda sanırım canım yazmak
istemiyordu. Yoksa; bir zaman ayrılır, bu iş benim hobim. Herhalde insanının keyfi yerinde olmayınca; hobiye de zaman ayırmak istemiyor. 432 çocuğun babasız kaldığı
kazayı! unutup; normal hayatımıza döndük bile. Unutturmayacağız diyoruz ya: gerçekten öyle
mi? Bir süre sonra bu acıları yaşayanlar kendi dertleri ile baş başa kalıyorlar.
Hayat devam ediyor. Bu kazaların tekrar olmaması için önlemler alınıyor mu?
Neler yapıldı?...... Ben ne yapabildim. Hiç... Bu depresif halden ancak sanat ile
çıkabiliriz gibime geliyor. Güzellikleri
izlemek, sahip olmak, belki kazandığımız
enerji ile kötülük ve çirkinliklerle mücadele etme gücü verir. Hayatı bırakmak olmaz. Neyse...
Okuldan bir arkadaşım. Seramik
sanatçısı Yeşim Şengil. Yaklaşık bir yıl kadar önce bir seramik atölyesi
açmıştı. Uzun zamandır istiyordum. Sonunda ziyarete gidebildim. Yarattığı
güzellikleri zaten takip ediyordum, yerinde görünce; içim açıldı. İyi ki sanat
var.
Yeşim ODTÜ Mimarlık Fakültesi, Mimarlık
Bölümünde Mimarlık ve Restorasyon
eğitimi aldı. Uzun yıllar mesleki çalışmaları yanında; resim ve görsel sanatlarla ilgilenmiş karma ve
kişisel sergiler açmıştı.
2009 yılından bu yana; seramik
sanatı ile ilgilenen arkadaşımın atölyesine gidip; küçücük bir mekanın sanat
ile nasıl bir güzelliğe dönüştüğünü görünce; keşke sanat her yerde olabilse
dedim. Hayatımız eminim, çok daha kolay ve keyifli olurdu. Birlikte atölyesinin önündeki bahçede çay
eşliğinde keyifli bir sohbet yaptık. Doğa ve hayvan figürleri kullanarak heykeller,
takılar yapıyor. Çok güzel İstanbul
temalı eserleri var. Atölyesinin kapısı
için yaptığı numara tabelasına bayıldım. Sanat aslında böyle bir şey. Hey şeyin
içerisine girse; eminim hayat çok daha
keyifli ve kolay olacak.
Eserleri ve diğer detaylara kendi
web sayfasından buradan
ulaşabilirsiniz. Göreceğiniz güzelliklere hayran kalacaksınız.
Benim ziyaret sırasında çektiğim
bazı fotoğraflar:
Sanatçılar iyi ki varlar....