30 Aralık 2014

YENİ YIL

yalansız, dolansız,

tokgözlü, dürüst,

çalışkan, sevecen,

hoşgörülü, eğlenceli,

kanaatkar, kararlı,

mutlu, huzurlu,  

barışçıl, hoşgörülü,

varlıklı, sağlıklı,

............................................

güzel bir yıl olsun 2105, hepimize......

 
 
bekliyoruz seni 2015

11 Kasım 2014

DÜĞÜN HATIRASI


Yine ne kadar uzun zaman oldu. Ben bloğumu terk etmedim. Hiçbir yere de gitmedim. Yazamadım da.  Yaptım mı? Evet bazı şeyler yaptım. Ama çok değil. Zaman yoktu. Hala yok. Paylaşmak mutluluk.

Kardeş gibi sevdiğim, geçen yıl evlenen dostlarımıza, ev  hediyesi yaptım. Düğün davetiyesi, misafirlere verilen hediyeleri dolap içerisinde saklamaktansa; sergileyebilecekleri üç boyutlu çerçevenin içerisine yerleştirip;  süsledim. Çerçeveyi marangoza yaptırdım. Her şey  el yapımı. Fotoğrafları düğün videosundan yakaladım. Bu  güzel günleri film şeridi gibi gözlerinin önünden hep geçsin istedim.


 
 


















 

 
Mutluluklar.....

7 Temmuz 2014

MÜZİK KUTUSU

.
Bu kutu kapağı açılınca hoş melodiler çalan bir müzik kutusu değil. Kuzuş’un yığın halinde duran notalarını kayabileceği bir kutu. Yine bir geri dönüşüm. Elbette bir sürü para verip,  uzun ömürlü, çok şık saklama kutularından bir tane alınabilir ama; benim tercihim o değil. Yine bir Paşabahçe kutusu idi. Şu yazım da bu kutuların konduğu kağıt poşetten yaptığım geri dönüşüm çantasını anlatmıştım. Kağıttan olan o  çanta artık yok. Yerine başka bir kutu koydum. Ama ben bu değişiklikleri seviyorum.

Kapağını kestiğim kutuya doğrudan nota kağıtlarının fazlaları ile dekupaj yaptım.. Üstüne ve köşelerine biraz damga ve son kat vernik. Aslında kutuyu önce beyaza boyasam iyi olacaktı ama; altından çıkan siyahlık bir eskilik hissi  verdi sanki.  Aslında aradığım buydu. Oldukça da sağlam oldu.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yaşasın geri dönüşüm...

18 Haziran 2014

SERAMİK İLE GELEN GÜZELLİK


Ne kadar uzun zaman oldu yazamayalı. Tamam;  işler, güçler vs de,  aynı zamanda sanırım canım yazmak istemiyordu.  Yoksa;  bir zaman ayrılır, bu iş benim hobim.  Herhalde insanının keyfi yerinde olmayınca;  hobiye de zaman ayırmak istemiyor.  432 çocuğun babasız kaldığı  kazayı! unutup; normal hayatımıza döndük bile.  Unutturmayacağız diyoruz ya: gerçekten öyle mi? Bir süre sonra bu acıları yaşayanlar kendi dertleri ile baş başa kalıyorlar. Hayat devam ediyor. Bu kazaların tekrar olmaması için önlemler alınıyor mu? Neler yapıldı?...... Ben ne yapabildim. Hiç...  Bu depresif halden ancak sanat ile çıkabiliriz  gibime geliyor. Güzellikleri izlemek, sahip olmak,  belki kazandığımız enerji ile kötülük ve çirkinliklerle mücadele etme gücü verir.  Hayatı bırakmak olmaz. Neyse...

Okuldan bir arkadaşım. Seramik sanatçısı Yeşim Şengil. Yaklaşık bir yıl kadar önce bir seramik atölyesi açmıştı. Uzun zamandır istiyordum. Sonunda ziyarete gidebildim. Yarattığı güzellikleri zaten takip ediyordum, yerinde görünce; içim açıldı. İyi ki sanat var. 

Yeşim  ODTÜ Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümünde Mimarlık ve Restorasyon  eğitimi aldı. Uzun yıllar mesleki çalışmaları yanında;  resim ve görsel sanatlarla ilgilenmiş karma ve kişisel sergiler açmıştı.

2009 yılından bu yana; seramik sanatı ile ilgilenen arkadaşımın atölyesine gidip; küçücük bir mekanın sanat ile nasıl bir güzelliğe dönüştüğünü görünce; keşke sanat her yerde olabilse dedim. Hayatımız eminim, çok daha kolay ve keyifli olurdu.  Birlikte atölyesinin önündeki bahçede çay eşliğinde keyifli bir sohbet yaptık.  Doğa ve hayvan figürleri kullanarak heykeller, takılar yapıyor.  Çok güzel İstanbul temalı eserleri var.  Atölyesinin kapısı için yaptığı numara tabelasına bayıldım. Sanat aslında böyle bir şey. Hey şeyin içerisine girse;  eminim hayat çok daha keyifli ve kolay olacak.

Eserleri ve diğer detaylara kendi web sayfasından buradan ulaşabilirsiniz. Göreceğiniz güzelliklere hayran kalacaksınız.

Benim ziyaret sırasında çektiğim bazı fotoğraflar:
 
 

 
 





 



 
Sanatçılar iyi ki  varlar....
 
 

14 Nisan 2014

TOP TORBASI


Bizim evin bir delikanlısı var. Adı Efe. Kendisi bir Alman Kurdu. Hayvanları her zaman çok sevmeme rağmen;   2006 yılında evimize gelen  45 günlük tekir kedimiz Şaşkın ve 2008 yılında, Kuzuş  ve evin diğer reisinin, benim bir iş seyahati sırasında yokluğumdan faydalanarak getirdikleri  bebek Alman Kurdu köpeğimiz Efe gelene kadar, ilişkim mesafeliydi. Yani şöyle  söyleyeyim, küçükken evimizde bulunan kanaryayı bile tutamaz, uzaktan severdim.  Ama şimdi her ikisi ile de kankayız. Demek ki, yapamam dememek gerekiyor. Aslında kedi, köpek korkusu olanlar, bunu çocuklukta mı öğreniyorlar, mahalle baskısı mıdır bunun sebebi, yaşanan kötü bir deneyim mi  bu korkuyu ortaya çıkarıyor bilmiyorum ama; her ikisinin de dost hayvanlar olduğunu söyleyebilirim. Efe parkta top ile oynamayı seviyor. Tenis toplarını atınca, onları yakalayıp getirmek onun için eğlenceli bir oyun. Daha önce tenis topu çantası vardı.  Kaybolunca IKEA’dan aldığım %100pamuk üzeri akrilik kaplama kumaş ile ona bir top torbası diktim. Renk çok siyah olduğu için, bir tarafını ters kullandım. Bu kumaş kenar dikişi gerektirmiyor ve suya dayanıklı. Kırmızı renklisinden yaptığım bir küçük çantayı da bir dahaki postada paylaşırım.






 
 
Afiyet olsun Efe.....

18 Mart 2014

HARRY POTTER KOLYE

Kuzuş bu yıl doğum günü kutlamak istemedi. Kendi yaşıtları ekmek alırken öl(dürül)müşken, doğum günü kutlamak içinden gelmedi.  Oysa, her yıl bir heyecan, o günü beklerdi.  Üzüldüm. Çünkü;  insanlar hele hele gençler; hiçbir konuda heyecanlarını kaybetmesinler isterim ben.  Ancak; o zaman yaşanılası bir dünya olur her yer. Umarım tekrar yaşama sevincimizi,  birşeyler yapma heyecanımızı kazanırız.  Gençler sebepsiz yere ölmez, ve ailelerini, geride kalanları tarifsiz acılar içerisinde bırakmazlar.

O doğum günü istemedi ama; ben ona küçük bir hediye hazırlamak istedim. Harry Potter serisi kitapları tamamlamıştı. Fimo hamurundan küçük Harry  Potter kitapları yapıp; onları zincire asarak, kolye yaptım. Çok beğendi teşekkür etti ama; biraz abartılı bulduğunu, bilekliğe çevirebileceğini söyledi. Gençlerin,  bu açık sözlülüğüne bayılıyorum. Evirme, çevirme, kıvırma yok. Dürüstçe  ve net.  Bilmem sizce de abartılı mı olmuş? Güzel bir saat kutusu vardı. Onu da hediye kutusu yaptım. Malum; geri dönüştürmesem olmaz. Kutunun arkasındaki etiketi de doğum günü mesajı le  kapattım.























 

Mutlu yıllar Kuzuşum.... Notta yazdığım gibi; sadece sana değil; tüm gençlere, sağlıklı, huzurlu, heyecanlı, mutlu, enerji dolu bir ömür; şehitlerimizin kemiklerini sızlatmayacak, güzel bir gelecek diliyorum.

 

5 Mart 2014

FOTOĞRAF ALBÜMÜ


Dijital fotoğraf makinalarının teknolojik gelişimi çılgınlık boyutuna ulaşınca; fotoğraf albümleri de dijital oldu.  Ama ben anıları basılı fotoğraf albümlerinden hatırlamayı seviyorum.

Daha önce bahsettiğim  Paris temalı doğum gününün fotoğraf albümünü hazırladım. Kartonları katlayıp, birbirine yapıştırarak sayfaları, üzerine mukavvadan bir kapak yaptım. Resimleri doğum günü temasına uygun yazı ve şekillerle süsledim. Bu yıl anılar  için  fotoğraf albümü hazırlama konusunda çok istekliyim. Bakalım; çoğu  yılbaşı sözleri gibi;  bu da sadece söz olarak mı kalacak?
 












 
Sözlerin tutulabileceği  bir yıl olsun.....

27 Şubat 2014

FARK YARATMAK ÖĞRENİLEBİLİR Mİ?


Hürriyet Bumerang Deneyim günleri kapsamında, Ali Poyrazoğu ile,  BorusanOto Dolmabahçe Sahnesi’nde, gerçekleştirilen “ Fark Yaratan Birey" etkinliğine katılmak için İstanbul’a gittim. İyi ki, üşenmeyip,  gitmişim. Hem çok yararlı bir paylaşım oldu; hem de  bazı blog sahibi dostlarla,   sanal ortam dışında, tanışma fırsatım oldu. Şansıma, bu ara, vakit de uygundu. Usta oyuncu, yazar Ali Poyrazoğlu,  Hürriyet Bumerang üyeleri arasından davet edilen 20 blogger ile; fark yaratan yazılar yazabilmeleri için, bilgi ve deneyimlerini paylaştı.  Pek çok konuda olduğu gibi, çok okunan yazılar yazmanın da; yazarken fark yaratmanın da; aslında çalışarak geliştirilebilir bir iş olduğu sonucuna vardım ben.  Yani fark yaratmak öğrenilebilir bir şey. Ali Poyrazoğlu bazı uygulama çalışmalarıyla,  kendimizi geliştirebilmenin yöntemlerini gösterdi.  Kafamızda paylaşacağımız konular net ise;  yazılarımızda net olur;  mesajı karşımızdakine net olarak iletebiliriz. Aksi takdir de, kafamız karışık ise; yazı da karışık olur,   mesaj yerini bulmaz .  Bunun öğrenilebilir olması güzel.   

Sadece yazı yazmak değil;  hayatın her alanında başarılı olabilmek,  fark yaratabilmek,  yeteneğin yanında, çok çalışmakla mümkün. Her ne kadar,  Ali Poyraoğlu, çalışmanın çok önemli olduğunu, söylese de; ben bir miktar yetenek ve şans faktörünün de etkili olduğunu düşünüyorum. Bilmiyorum, uzmanlar ne derJ.

Fark yaratmak ve bu yolla dikkat çekme isteği, aslında insanın doğasında  var.  Önemli olan, olumlu, güzel, yararlı bir şekilde fark yaratıp, dikkat çekebilmek.   Mesajımızı karşıya doğru bir şekilde iletebilmek.




 
Ali Poyrazoğlu,  Hürriyet Bumerang ve Borusan Oto'ya  teşekkürler....
 

28 Ocak 2014

MANTI KUTUSU SÜSLEME

Ben bu geri dönüşüm işini çok seviyorum. İnsanlar yaşlandıkça yoğurt kutusu saklama konusunda daha istekli olurlarmış. Yaşlanıyor muyum ne? Belki lazım olur diye, teneke, karton kutuları, cam şişeleri atamaz oldum. Plastik olanları saklamak istemesem de; onları bile saklıyorum. Zaten nereye yok olacaklar. Milyonlarca yıl yok olmazlar.
Mantı yemeyi hemen  hemen herkes sever. Her zaman evde yapmak mümkün olmuyor. Alışveriş yaptığımız bir markette mantıyı koydukları siyah, üstü şeffaf kutuyu çok beğendim. Kenarında etiket yapıştırıldığı için leke vardı. Orayı kapatarak başladım. Kesme makinasında bazı çiçekler ve kenar süsleri kestim. Şeffaf kısmın kenarını kabartmalı tekstil boyası ile süsledim.  Bu canlı sarıyı sevdim. Vakit olsa evdeki tüm kutuları böyle kaplayabilirim.
 





 
 
Çöp ev olmayalım da.....