28 Aralık 2012

ÇİÇEK BROŞ


İlkbaharda açan kiraz çiçeklerini özledik.  Daha epeyce var bahara. En iyisi kendimizi elişlerine vermek ve baharı beklemek. Kuzuş benim en iyi reklamcım.  Daha önce bahsettiğim kalem kutusunu   beğenen bir arkadaşına blog yazdığımı söylemiş. Yılbaşı için annesine hediye almak isteyen arkadaşı ,  benden bir şey yapmamı rica etmiş. Tatlı kızları hiç kıramam. Kuzuşun arkadaşının annesini tanımıyorum.  Kuzuş,  bu broşun benzerini  yabancı bir internet sitesinde  görüp çok beğendiğini, arkadaşının annesine yapıp yapamayacağımı sordu. Bir resim gösterdi. Neticede nasıl yapıldığını bilmiyorum. Ben de ürünü satmayıp, annesini mutlu etmek isteyen küçük bir kızı sevindirmek için hediye olarak yapacağımı düşününce;  bu fikirden yararlanabilirim diye düşündüm. Yani  tasarım bana ait değil. Kaynağı da bulamadım.  Kendime göre bir yapım şekli geliştirdim.  


 
 
Çiçekleri şöyle yaptım.

1.       Önce kesme makinamda  tek bir çiçek kestim.

2.       Onu yapraklarına ayırdım.

3.       Alt sivri uçlarını dikerek, üç boyutlu hale getirdim.

4.       Tüm yaprakları ipe dizerek, arkasından birleştirip; sabitledim. Fazlalıkları kestim.

5.       Birkaç çiçeği biraraya getirip broş iğnesine yapıştırdım.

Bu broşun küçük olanını da Kuzuş istedi. Ona yaptım.

Umarım, hediyeyi alan kişi de beğenir.
 
Herkese gönlünce gececek, güzel bir yıl dileğiyle......

12 Aralık 2012

GÜZEL İNSANA


Bazen bir çığlık atmak istiyorum. ‘Anne nerdesin?’ Burnumun direği sızlıyor. 8 yıl olmuş sen gideli. Günlük koşturmaca içerisinde sanki alışmışım gibi geliyor;  unutmuşum gibi; sonra sana ihtiyacım olduğunda (hemen her gün) o muhteşem sohbetini, öğretmenliğini, arkadaşlığını, her zamanki sıcacık gülüşünü, hayata bağlılığını, her konudaki azmini, hastalıkla mücadeleni, tüm anıları tek tek hatırlıyor;  ‘niye yanımda değilsin?’ diye isyan ediyorum. Yapacak bir şey yok. Hani diyorlar ya. Bir yakının ölünce kırk  mum yanar. Zamanla hepsi söner; bir tanesi kalır diye. O mum hiç sönmüyor. Sönmesin de. Sevginin ölçüsü olur mu bilmem ama; herhalde insanı annesi kadar sevecek kimse yok. Çünkü karşılıksız, her koşulda sevgi annenin sevgisi. Belki tüm hayatımız boyunca böyle bir sevgiyi arıyor, buna yakın sevgiyi bulunca mutlu oluyoruz. Öğretmenimdin, arkadaşımdın sen benim. Ne güzel notlar yazardın günlüğüne.  Ocak 1993 birlikte bir yakınımızın bebeğini görmeye gitmişiz.
“Elif sevindi mi bilmiyorum ama; biz insanı taş gibi yapan soğuk ve karda üşüsek de; yapılması gereken bir işi yapmanın mutluluğunu yaşadık. Ayrıca kızımla gezmek ve sohbet etmek güzel. Onunla herşey güzel yapılıyor. Tüm telaşına karşın nasıl olumlu olabiliyor anlayamıyorum…..”
Artık kızım bana notlar yazıyor. ' Anne seni seviyorum' diye. Ne güzel. Bir yerlerden bizleri izliyorsun değil mi?